19 Temmuz 2022 Salı

Bir yaşıma daha girdim!

Yaş 29, -bir aksilik olmazsa- yolun yaklaşık 3/7' si eder. Sizi bilmem ancak ben halen zihnimde kendimi bir "çocuk" gibi konumlandırıyorum nedense. Zannediyorum 8 yaşımdan itibaren yalnızca bedenen ve kısmen fıtrat anlamında büyümüşüm gibi geliyor, ve 30' una dayadığım merdivenin basamakları halen gözüme çok uzak görünüyor, sanki bunca seneyi deviren bir başkasıymış gibi.

Meşhur gelişim dönemleri ve gelişim görevleri kuramlarını duymuş olmalısınız. Farazi olarak tam anlamıyla genç yetişkinliğimin ortasına bugün attığım adım ile aklımda yeniden beliren bir soru işaretini ve ardısıra gelen derme-çatma düşüncelerimi paylaşmak istedim sizlerle; "Bir bireyi yetişkin yapan nedir?"

Olgunlaşmak ileriye olduğu kadar geriye dönük adımlarla yürünen bir yoldur

Çocukluğumun sonları ve ergenliğimin nirvana rakımlarında iken yakın bir dostuma dile getirdiğim bir kaygım vardı. Bu da yaşım ilerledikçe kendimde görebildiğim o yapıcı "kararsızlığı" yitirmemekten ibaretti. Apansızca parlayan ergenlik ateşimin yegane körüğü olan bu kararsızlık her ne kadar öz-kişiliğimi yapılandırma sürecime yer yer ket vurabilmiş dahi olsa, aynı zamanda bana en esaslı, tatminkar ve "tehlikeli" düşüncelerimi ve ideallerimi bahşederek bireysel varoluş paradigmamı yapılandırdığım cezbedici bir lanetli güç gibiydi. Laneti de yaratıcılık için gerektirdiği bireysel yıkımdan ibaret olabilirdi, belki de sırf bu beladan azad olabilmek için olgunlaşmaya, "kararlı" hale gelmeye ve hatta yaşlanmaya bile değerdi. Bir körpe bitki gövdesi misali esen mütevazi bir meltemin yumuşaklığıyla dahi kırılabilecek kadar narin olmaktansa, asırlık bir dut ağacı gövdesi misali durağanlaşmak yeğdi. Nitekim insanlar da ağaçlar gibi değil miydi?

Hayat ağacı, Kaynak: https://openclipart.org/detail/263184/tree-of-life



İnsan ağaca benzer. Ne kadar yükseğe ve aydınlığa çıkmak isterse, o kadar kök salar yere, aşağılara, karanlığa, derinlere, kötülüğe.

Sorun şuydu ki, insan kök salmaya devam etse dahi, bir süre sonra gövdesi ve dalları sertleşecek ve istendik istikamete yönelik yolculuğu da böylece durağanlaşacak, nihayetinde de sona erecekti. Yalnızca aşağılara, karanlığa, derinlere ve kötülüğe doğru uzanabilecek olmak da yetişkin olmanın bir bedeli miydi? Peki, yeterince "derinlere" kök salmaktan imtina etmiş bir "ağaç", dallarıyla ne kadar yükseklere erişebilirdi? 

Olgunlaşmak ve "Kartlaşmak" arasında çok ince bir çizgi var, ve zannımca, bir çok yetişkin bu çizginin varlığından bihaber yürüyor. 

Elbette genç bir yetişkin olarak kartlaşmak şöyle dursun, kendimi yeterince olgunlaşabilmiş bir konumda dahi görmüyorum. Belki de büyümek yolculuğunun en güzide istikameti de hiçbir zaman tam olmamış kalabilmektir, zira olduğumuz vakit "varmış" da oluveririz, sertleşir, kartlaşır ve ancak köklerimizle aşağılara uzanabilecek kadar kalan dermanımızla yetiniriz. Belki de her yolculukta olduğu gibi en güzeli yolcu kalabilmek, yolda olabilmektir. 

Belki de, en güzel yetişkinlik, bir çocuk olarak büyüyebilmektir. İçinizdeki çocuğu koruyabilmekten ziyade, o çocuk olarak varolmak, var "kalmak" ve aldığınız yaşları abaküste dizili boncuklar misali içten bir neşe ile devirebilmektir.

Sevdiklerimizle birlikte yaşam yolculuğumuzun güzel istikametlere denk gelmesini umarak, 29 senedir "İyi ki yoldayım!"

İçerikler ve kullanımı hakkında

Creative Commons Lisansı
Alper DURUKAN tarafından hazırlanan bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Bu lisansın kapsamı dışındaki izinler [email protected] adresinde mevcut olabilir.